ÖZBEKİSTAN'DA YENİ BAŞKANIN KİM OLACAĞI BÖLGESEL GELİŞMELERİ ETKİLEYECEKTİR
1991 yılından beri, birçok bölge ülkesinde olduğu gibi, ülkesini demir yumrukla yönetmiş olan Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov’un öldüğü resmi olarak açıklanmış durumda. 78 yaşında vefat eden Kerimov’un yerine kimin geçeceği Özbekistan’ın geleceğini belirleyeceği gibi bölgesel güvenlik ve istikrar açısından da önem arz ediyor.
Binlerce Özbek vatandaşı Taşkent’in ana caddelerinde Kerimov’un cenaze kortejine iştirak ederek, Başkanlarını nihai yolculuğuna uğurladı.
Kerimov’un cenaze kortejine yol kenarından saygı gösterisinde bulunarak, son yolculuğuna uğurlayan kalabalık, Taşkent. Foto STRINGER/Reuters
Özbekistan iç siyasetinde klan gruplaşmaları önemli bir yer tutuyor. Sovyet yönetimi de bu klanlar arasında rekabeti teşvik ederek, nihai kararın her zaman kendi ellerinde olmasını sağlamıştı. En güçlü klanlar Taşkent, Semerkant ve Fergana klanları. Kerimov sağken birçok sorumluluğu Başbakan Şavkat Mirziyoyev ve Milli Güvenlik Teşkilatı Başkanı Rustem İnayetov’a devretmişti. Hem yaş hem de sürdürmekte olduğu Başbakanlık görevi nedeniyle, Semerkant klanı lideri olan Mirziyoyev’in Başkanlık koltuğuna oturması yüksek bir ihtimal gibi görünüyor.
Liderlik değişiminden sonra, Özbekistan’ın daha demokratik, liberal ve dışa açık bir politika izlemeye başlaması hem Türkistan bölgesi hem de Türkiye Özbekistan ilişkilerinin geliştirilmesi açısından arzu edilen bir gelişme olacaktır. Bu liderlik değişimi ilişkilerin geliştirilmesi için Türkiye’ye yeni bir kapı açmış durumdadır.
Bu noktada; Özbekistan’ın jeopolitik öneminden hareketle, Özbekistan hakkında kısa bir değerlendirme yapmak yerinde olacaktır.
Özbekistan Türkistan bölgesinin toplam nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan, 32 milyonluk nüfusuyla, Türkistan’ın en kalabalık ülkesidir. Derin bir tarih ve kültüre dayanan nüfusu ile tarihi ipek yolunun geçtiği coğrafyası, Özbekistan’ı Türkistan coğrafyasında önemli bir konuma taşır. Coğrafi olarak Türkistan’ın tam merkezinde yer alan Özbekistan’ın diğer Türkistan ülkelerinin tümüyle sınırı vardır. Bu durum Özbekistan’a bölgede tüm yönlere karşılıklı ulaşım ve geçiş imkânı verir. Özbekistan’ın coğrafi olarak en önemli dezavantajı ise, denize kapalı bir ülke olmasıdır.
Özbekistan hidrokarbon ve maden yatakları açısından oldukça zengindir. (Dünyanın doğal gaz rezervlerinde 18 inci, altın ve bakır rezervlerinde 10 uncu ve uranyum rezervlerinde 11 inci ülkesi) Özbek halkı iyi eğitimli, işgücü oldukça kalifiye ve işgücü maliyetleri düşüktür. Bu yönleriyle Özbekistan, ilerisi için Türkistan’ın üretim, ulaştırma ve finans merkezi olma potansiyelini taşımaktadır.
Özbekistan kendine yeten, önemli bir tarım ülkesidir. Bu üretimin büyük bölümü verimli Fergana Vadisi’nde gerçekleştirilir. En önemli tarımsal üretimi pamuk ve buğdaydır. Hem nüfusu hem de ekonomisinde önemli bir yer tutan tarımsal üretimi nedeniyle su kaynaklarına ihtiyacı yaşamsal düzeydedir. Bu durum Türkistan’daki su paylaşımı konularında Özbekistan’ı aktif bir oyuncu yapmıştır. İlerde Türkistan bölgesinin su kaynakları açısından zengin iki ülkesi olan Tacikistan ve Kırgızistan’la bu konuda sorunlar yaşaması ihtimali mevcuttur.
Özbekistan milli çıkarları ve bağımsızlığını ön planda tutan, dış politikasını ikili anlaşmalarla sürdüren bir ülke konumundadır. Rusya liderliğindeki Avrasya Ekonomik Birliği’ne girmemiş, daha önce girmiş bulunduğu Kollektif Güvenlik Anlaşması Organizasyonu’ndan da 2012 yılında ayrılmıştır. Yani Özbek yönetimi ülkede Rusya’nın etkisinin artmasını istememiştir.
Özbekistan; ekonomide korumacı ve devletçi bir anlayışla sanayisini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu durum ülkede girişimci ruhunun gelişmesine ve Özbekistan’ın komşuları ve dünya ile daha serbest bir ticaret yapma ortamına kavuşmasına engel olmaktadır. Ticari ortak olarak Rusya hala birinci sırada olmakla birlikte Çin’in ağırlığı hızla artmaktadır.
Türkmenistan doğal gazını Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin’e taşıyan iki adet boru hattı 2009 ve 2014 yıllarında açılmıştır. Bu hatların sayısının dörde çıkarılması hedeflenmektedir. Tüm hatlar tamamlandığında Çin’in yıllık doğalgaz ihtiyacının dörtte biri Özbekistan üzerinden sevk ediliyor olacaktır. Özbekistan Çin’in “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı” projesini desteklemekte, bu projeyle ekonomik gelişmesini ve refah seviyesini artırmayı hedeflemektedir. Şanghay İşbirliği Teşkilatı’nın üyesi olan Özbekistan, savunma ve güvenlik konularında bu uluslararası teşkilatla yakın bir işbirliği içinde çalışmaktadır.
Demokrasi ve insan hakları açısından sicili temiz olmayan Özbek iç politikasının en önemli özelliği laik bir devlet ve toplum yapısının hassasiyetle muhafaza edilmesi olmuştur. Özbekistan 1999 yılında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) okullarını ilk yasaklayan ve kapatan ülkedir. Özbekistan’ın Türkiye ile ilişkileri hep mesafeli olmuştur, Özbekistan Türk Konseyi’ne üye olmamış, Türk Liderler Zirvelerine de iştirak etmemiştir. Özbek yönetimi Türk ortak kimliğine uzak durmuştur. Ancak Özbekistan’ın Türkiye ile olan ilişkisinin soğuk tutulmasının altında, laiklik konusunda gösterdikleri hassasiyetin daha ön planda olduğunu söylemek mümkündür.
Türkiye’nin FETÖ ile mücadele ve temizlenme operasyonları Özbekistan’la yeni bir sayfanın açılmasına katkı sağlayabilir.
Faydalanılan Kaynaklar:
Reconnecting Eurasia, Uzbekistan’s Foreign Economic and Security Interests, Haziran 2015, Center for Strategic and International Studies (CSIS)
A History of the Uzbeks: From the Silk Road to the Soviet Union, 29 Ağustos 2016, STRATFOR
Uzbekistan's Clans Compete for the Presidency, 30 Ağustos 2016, STRATFOR
2146 Görüntülenme Sayısı