Rusya Türklerinin Aydınlanmasında İsmail Gaspıralı’nın Rolü
Rusya Türklerinin aydınlanmasında önemli bir rol oynayan, fikri ayaklanmanın öncüsü olan İsmail Gaspıralı, 21Mart 1851’de Kırım’da Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy’de doğdu. Babası, Kırım’ın sahil kesimindeki Gaspıra köyünde doğan ve Çarlık ordusundan emekli bir teğmen olan Mustafa Alioğlu Gasprinskiy, annesi köklü bir mirza ailesinin kızı Fatma Sultan’dır. İsmail Gaspıralı, müslüman mektebinde başladığı öğrenimini Akmescit Erkek Gimnazyumu’nda devam ettirmiştir. Mezun olduktan sonra önce Voronej’de bir askeri okula, daha sonra Moskova’daki Harp Okulu’na girmiştir. Moskova’da ki öğrenim gördüğü süre içerisinde Rus aydınlarını yakından tanımış ve fikirlerini öğrenmiştir. Aynı zamanda okuldaki Panslavist akım da onu etkilemiştir. Bunun neticesinde İsmail Gaspıralı’nın aklında, Rusya’da ki Türkleri ayaklandırıp birleştirme düşüncesi oluşmaya başlamıştır. Lakin, bu ülküye bu ideale topla tüfekle ulaşmaktan ziyade fikri bir aydınlanma gerekiyordu. Bunun neticesinde Gaspıralı, Rusya Türklerini uyandırma ve bu ideali onların zihinlerinde yeşertmeyi kendine görev edinmiştir. Girit İsyanı’nda Osmanlı askerlerine katılmak için Türkiye topraklarına hareket etmek üzereyken Odessa’da yakalanan Gaspıralı’nın öğrencilik hayatı bitmiştir. Öğrenciliğinin sona ermesinden sonra Rusça öğretmenliğine başlayan Gaspıralı, bu arada kendini yoğun bir şekilde Rus edebi ve felsefi eserlerini okumaya vermiştir. 1872’de Kırım’dan ayrılarak İstanbul, Viyana, Münih ve Stuttgart üzerinden Paris’e giden Gaspıralı, Paris’te geçirdiği iki yıl içinde, ünlü Rus yazarı Ivan Turgenyev’e asistanlık yapmak da dahil çeşitli işlerle hayatını kazanmıştır. 1874’te, öteden beri içinde yatan Osmanlı zabiti olma arzusuyla İstanbul’a gitti; ancak burada geçirdiği bir yıla yakın süre zarfında başvurusuna olumlu cevap alamayınca tekrar Kırım’a döndü. Bahçesaray Belediyesi’nde önce Başkan yardımcılığı sonrasında Başkanlık görevini icra etmiştir. Gaspıralı’nın bu yılları ona büyük tecrübeler kazandırmıştır. Yabancı hakimiyetinde yaşayan soydaşlarını ayaklandırma fikrini gerçekleştirmek için yayın yoluyla harekete geçmeye karar verdi. Başlarda Rus gazetesinde yazılar yayınlayan Gaspıralı, fikirlerini yaymak için Türkçe bir yayın organına ihtiyaç duymaktaydı. Bu yoldaki resmî müracaatlarının sonuçsuz kalması üzerine Tiflis’te her birini değişik adlarla bastırdığı bazı varaklar yayınladı. Bir taraftan da düşündüğü gazetenin yayın iznini almaya uğraşırken Volga boyundaki müslümanlar arasında dolaşarak aboneler bulmaya çalıştı. Nihayet 1883’te, bütün muhteviyatının Rusça’sı ile birlikte yayınlanması şartıyla Tatarca bir gazete yayınlamıştır. Tercüman adı verilen bu gazete haftada bir gün yayınlanıyordu. Ekim 1903’ten itibaren haftada iki gün, 1912’den sonra günlük olarak yayımlanan Tercüman Kırım’da Kırım Tatarları’nın ilk Türkçe gazetesi, bütün Rusya müslümanları arasında da Türkçe yayınlanan üçüncü gazeteydi. Tercüman’ı ve diğer bazı eserleri rahatça basabilmek için Bahçesaray’da Arap harfleriyle yayın yapabilecek bir de matbaa kuran Gaspıralı, özellikle başlangıçta gazetenin her işini tek başına ve aile fertlerinin yardımıyla yürütmeye mecbur kaldı. Ayrıca bu dönemde Bahçesaray’da bir mektep kuran Gaspıralı mektebin bütün ihtiyaçlarını maddi ve manevi kendisi karşılamıştır. Bahçesaray halkına yeni mektebi benimsetebilmek için burada kırk günde Türkçe okuma yazma öğretileceğini iddaa eden Gaspıralı, gerçekten de “usul-i savtiyye” adını verdiği yeni bir metot kullanarak kırk gün sonra halkın hazır bulunduğu açık bir sınavla öğrencilerinin bunu başardığını gösterdi. Bu ilk denemesini ileride daha da geliştirerek Rusya’da ki müslüman okullarına yayılacak bir inkılap gerçekleştirmiştir. Nitekim usul-i cedit adını verdiği bu sistem kısa zamanda çok yaygınlaşmış ve bir döneme damgasını vurmuştur. Bu tabirden yola çıkılarak, 1917’ye kadarki dönemde Rusya’da bu tarzda yetişen milli -reformist kadrolar Ceditciler olarak adlandırılmıştır. Din, eğitim ve siyaset alanlarında bir uyanma dönemi başlamıştır. Cedit kelimesi, lügat anlamı itibarıyla; eskinin zıddı olarak, yeni anlamına gelmektedir. Aynı kelimenin bir başka türevi olan tecdit ise; yenilenmek, bir şeyi eki haline kavuşturmak gibi anlamları içermektedir. Usul-i Cedit, eğitimde yenleşme veya diğer bir tabirle maarif reformu ile ilgili bir kavramdır. Her ne kadar kavram olarak Usul-i Cedit , önceleri Osmanlı ıslahat hareketleri çerçevesinde kullanılmış ise de İsmail Gaspıralı ile birlikte, Kırım, Rusya, Sibirya ve Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklere mal edilmiştir. Kökleri her ne kadar geriye gitse de pratik olarak ilk defa İsmail Gaspıralı’nın Kırım Bahçesaray’da açtığı “Usul-ı Cedit” mektebinin açılmasıyla duyulmaya başlanmıştır. Bu hareketin temel ilkeleri, okulu medreseden ayırmak, ilkokullara ayrı öğretmenler tayin etmek, öğretmenlere maaş bağlamak, okuma, yazma öğretmek, kız çocukları için ayrı ilkokullar açmak, belli bir programa göre öğretim yapmak gibi konulardan ibaretti. Bu hareket başlangıçta sadece eğitim alanında bir reform hareketi olarak görülmüş olsa da zamanla toplumun tüm kesimini etkilemiş ve din, siyaset gibi alanlarda da yayılmıştır. Bu hareketin içerisinden Türkistan Ceditçiliğinin öncüleri olacak Müftü Mahmud Hoca Behbudi, Hafız Münevver Kâri gibi büyük zatlar yetişmiş, Türkistan’da Cedit okulları açmış, Cedit öğrencileri yetiştirmiş, Cedit gazete ve dergileri çıkartmış, Türkistan’ın özgürlüğü için mücadele vermiş, bu şekilde Müslüman Türk kültür ve medeniyetini koruyarak, bugünkü Türk Cumhuriyetlerinin temel taşlarını atmışlardır. Ayrıca İsmail Gaspıralı, müslüman Türk kızlarının eğitiminde de öncü olmuştur. İlk usul-i cedit kız mektebini Gaspıralı’nın ablası Pembe Hanım Bolatukova’ya 1893’te Bahçesaray’da açtırdı. Bu örnek diğer bölgelerde de kısa süre içinde uygulandı. Gaspıralı, medreseleri de usul-i ceditin üst dereceli eğitim kurumları haline dönüştürecek şekilde ıslah etmeyi planlamış ve bunun programlarını hazırlamıştı. Ancak medreselere hakim bulunan çevrelerin şiddetli tepkisi ve Gaspıralı’nın diğer çalışmalarına öncelik vermek mecburiyetinde kalması, onun buralardaki başarısının mekteplere göre daha sınırlı kalmasına sebep oldu. 1905’te Rusya’da ki karışıklık ortamından yararlanan Gaspıralı, müslümanları gerek ayrı ayrı yaşadıkları bölgelerde gerekse birleşik olarak teşkilatlandırmaya çalıştı. Rusya müslümanlarının toplanacağı bir kongre için resmi izin alınamadığından bir nehir gemisi gezintisi süsü verilerek 28 Ağustos 1905’te I. Bütün Rusya Müslümanları Kurultayı gerçekleştirildi. Gaspıralı’nın başkan seçildiği bu kongrede her sahada teşkilatlanma kararı alınmıştır. Kırım Müslümanları Kurultayı’na yine Gaspıralı başkanlık etmiştir. Ayrıca 10 Mayıs 1906’da açılan Devlet Duması’na müslümanlar yirmi beş milletvekiliyle katıldı. İki ay sonunda çarın dumayı dağıtmasının ardından yine o yılın ağustosunda Rusya müslümanları 800 delegenin katılmasıyla resmi izinli olarak üçüncü kongrelerini topladılar. Siyasi parti mahiyetindeki İttifâk-ı Müslimîn grubunu kurma kararı bu kongrede alındı. Bu grubun programı Rusya’daki bütün müslümanların maarif sisteminin birleştirilmesi, kız erkek bütün müslüman çocuklarına ilköğretim mecburiyeti konulması, rüşdiyelerin açılması, öğretim dilinin sadeleştirilmiş Osmanlı Türkçesi olması gibi Gaspıralı’nın yıllardır savunduğu fikirlerden oluşuyordu. İlerleyen süreçte faaliyetler devam etmiştir. Bahçesaray’da yayın hayatına giren Âlem-i Nisvân, sadece Kırım Tatarları’nın değil bütün Rusya Türkleri’nin tarihlerindeki ilk kadın dergisi oldu. Ayrıca, Rusya’daki Türkler’in ilk çocuk dergisi olan Âlem-i Sıbyân da ilk defa Mart 1906’da Tercüman’ın ilâvesi olarak okuyucuya sunulmaya başlandı. Bir de yayın hayatı kısa süreli olan mizah dergisi Ha Ha Ha bu dönemde yayınlandı. 1907 sonrası dönemde Rusya’da istibdatın hakim olması Gaspıralı’yı fikirlerini Rusya dışına taşımaya itmiştir. Bunun neticesinde Kahire’de bir dünya müslümanları kongresi toplama teşebbüsünde bulunan Gaspıralı bu konudaki ilk adımı 1907 Eylülünde Tercüman’da yazdığı bir makale ile attı. Bu makale oldukça büyük bir yankı uyandırmıştır. Ayrıca Kahire’de toplam üç sayı yayımlanabilen en-Neḥda adında Arapça bir gazete çıkardı. Osmanlı’da II. Meşrutiyet’ten sonra Osmanlı basını ve özellikle Sırât-ı Müstakîm dergisi Gaspıralı’nın projesi üzerinde durdu ve böyle bir kongrenin ilk toplantı yerinin Kahire’den İstanbul’a alınması konusu tartışıldı. Bununla birlikte projenin canlandırılması fikri kalıcı olmadı ve bir müddet sonra kongre meselesi Osmanlı basını ve aydınlarının da gündeminden çıktı. Bu başarısız teşebbüsten sonra Gaspıralı’nın son bir girişimi daha olmuştur. Reformlarını İslam dünyasının Türk olmayan kesimine de ulaştırmak isteyen Gaspıralı, bunun için Hindistan’ı seçmiştir. Bir süre bu teşebbüste bulunan Gaspıralı’nın bu faaliyetlerinin ne denli gerçekleştiği ve nasıl sona erdiği tam anlamıyla bilinmemektedir. Ayrıca Meşrutiyet sonrası İstanbul’da da bazı faaliyetlerde bulunan Gaspıralı, Türkiye’de aydın çevreler tarafından gayet iyi tanınmakta ve kendisine derin saygı duyulmaktaydı. Bu dönemde İsmail Gaspıralı, çeşitli İstanbul dergilerine de makaleler yazmıştır. 1908’de kurulan Türk Derneği’nin kurucu üyeleri arasında yer alan Gaspıralı’nın Türk Yurdu Cemiyeti ve onun yayın organı olan Türk Yurdu dergisi üzerinde de büyük etkisi olmuştur. Ayrıca 1912 yılında hükümetin başında bulunan İttihat ve Terakki’nin Türkçü kesiminden bir ayan üyeliği alan İsmail Gaspıralı bu teklifi kabul etmemiştir. 24 Eylül 1914’de Bahçesaray’da hayatını kaybeden İsmail Gaspıralı’nın cenazesi yoğun bir kalabalıkla beraber Bahçesaray’ın Salaçık mevkiinde Kırım Hanlığı’nın kurucusu Hacı Giray Han’ın türbesi yakınlarında toprağa verildi. Ölümü bütün Türk dünyasında büyük üzüntü doğurdu ve gerek Rusya’da gerekse Türkiye’de basın aylarca onun hizmetlerini anlatan yazılar yayınlamıştır.
ESERLERİ
1. Russkoe Musulmanstvo. Mısli, zametki i nablyudeniya musulmanina (Akmescid 1881; Oxford 1985)
2. Salnâme-i Türkî (Bahçesaray 1882)
3. Mir’ât-ı Cedîd (Bahçesaray 1882)
4. Hâce-i Sıbyân (Bahçesaray 1884)
5. Avrupa Medeniyetine Bir Nazar-ı Muvâzene (İstanbul 1302/1885)
6. Medeniyyet-i İslâmiyye (Bahçesaray 1889)
7. Kırâat-i Türkî (Bahçesaray 1894)
8. Arslan Kız (Bahçesaray 1894)
9. Atlaslı Cihannâme (Bahçesaray 1894)
10. Mektep ve Usûl-i Cedîd Nedir (Bahçesaray 1894)
11. Russko-vostoçnoe Soglaşenie Mısli, zametki i pojelaniya Ismaila Gasprinskago (Bahçesaray 1896)
12. Rehber-i Muallimîn (Bahçesaray 1898)
13. Türkistan Ulemâsı (Bahçesaray 1901)
14. Usûl-i Edeb (Bahçesaray 1901)
15. Mebâdî-i Temeddün-i İslâmiyyân-ı Rus (Bahçesaray 1901)
16. Beden-i İnsân (Bahçesaray 1901)
17. Dârü’r-râhat Müslümanları (Bahçesaray 1906)
18. Müslüman Kongresi: Mü’temer-i İslâmî-i Âm (Bahçesaray 1909)
KAYNAKÇA
Muhammed Özdil “İsmail Gaspıralı’ nın Din ve Toplum Anlayışı
Mehmet Temizkan “İsmail Bey Gaspıralı”
Prof Dr. Nadir Devlet “İsmail Gaspıralı Dönemi ve Ruslarla Anlaşma”
İzzetulah Zeki “Ceditçilik Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Türkistan Alimleri Üzerindeki Etkisi”
Ataalp Kadir Pınarer “İsmail Gaspıralı ve Kırım Tatar Milli Hareketi”
Düşünce Dünyasında Türkiz Siyaset ve Kültür Dergisi – “Eylül-Ekim 2012”
Yalçın Ergüneş “İsmail Gaspıralı Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri”
Türk İslam Ansiklopedisi
Yazar: Çağatay KARAYILANOĞLU
938 Görüntülenme Sayısı