Babür Hüseyin ÖZBEK
Geçmiş zaman, hatırladığım kadarıyla 1980’li yıllardı, eylül ayı sonları olmalıydı. Cebelitarık Boğazı’ndan çıktıktan sonra gene güney batıya yöneldik. Rota önce 248, sonra 227 olacaktı. Kuzey Atlantik’te, bir dünya cenneti Kanarya Adaları’nda Las Palmas’dan alışıldık yakıt ikmali yapılacaktı. O köprüüstünde ki heyecanı bu gün gibi hatırlarım. Okyanusa çıkmak, okyanusta uzun seyirler yapmak, beni ilk anda her seferinde heyecanlandırır. İşte gene bu seferlerden biriydi. Gemi, büyük, hayli büyük bir dökme yük gemisiydi. 56 000 d.w.tonluktu.
Telsiz zabiti köprüüstüne bir mesaj getirdi. Türkçesiyle , “ Rio de la Plata’ya doğru ilerleyiniz.” diyordu yazıda. Rota Güney Amerika’ydı. Rio de la Plata, dünyanın gene aynı kıtadaki Amazon Nehri’nden sonra Rio Parana’nın ( Parana Nehri ) okyanusta denize döküldüğü, ağız genişliği 300 km.’yi bulan dev deltanın adıdır. Bu deltanın kuzey sahilinde Uruguay (Montevideo), güneyinde ise Arjantin ( Buenos Aires) bulunur. Her gün bu nehir ve deltada ambar kapaklarına kadar dolu, et, tahıl, maden ve çeşitli hammadde yüklü gemiler Güney Amerika Kıtası’nın ortasından nehir yolu ile getirdikleri malları Atlantik’e çıkarırlar. Ve gene dünyanın değişik limanlarına doğru seyre geçerler.
Biz de uzun süren bir seyirle, Ekvator çizgisinin altına kadar devam eden, deltanın kuzeyindeki varış (intikal) mevkiimiz Uruguay’ın Montevideo Limanı’na yanaştık. O günlerde, aradan kırk senden fazla zaman geçmesine rağmen hala denizcilerin gündeminde olan ve sonra okuyup inceledikçe kendimi etki alanında bulduğum, öğrendikçe de hayranlığımın arttığı, görüp duyduklarımdan arda kalan “efsanevi Alman cep zırhlısı Amiral Graf Spee”nin Güney Atlantik anılarına götüreceğim sizi.
BAHRİYE NAZIRI SIR WINSTON CHURCHILL SIKINTILI
13 Aralık 1939 Güney Atlantik, Montevideo’nun yaklaşık 290 d.mili doğusu, 34 34E- güney paraleli 049 17 W- batı boylamı, üç İngiliz kruvazörü bu coğrafi koordinatlarda seyrediyorlar. Alman cep zırhlısı Amiral Graf Spee’yi batıracaklar; mutlaka batırmalılar. Londra’da Bahriye Nazırı diken üstünde, denizde bir cehennem yaşanıyor. Atlantik’teki o güçlü İngiliz Donanması şimdi acz içinde. 12.500 tonluk bir Alman cep zırhlısı 270.000 tonluk İngiliz ve Fransız Donanmaları’nı zora sokmuş, dokuz İngiliz gemisini batırmış, aylardır korku ve dehşet saçmıştı. Mevkii bile tespit edilememiş, bölgeyi dağıtmış, asrın korsanı olmuştu. Londra’da onlar “Amiral’lik Birinci Lordu” diyor, biz ise “Bahriye Nazırı” diyoruz: Sir Winston Churchill ile, gene “Deniz Birinci Lordu” : Sir Dudley Pound yerinde duramıyorlar. Zira, Churchill bu göreve tekrar döndüğünde dünyanın her tarafındaki İngiliz Donanması, “Winston is back” (Winston döndü) naralarıyla bayram yapmıştı.
Paris Versailles Antlaşması ile, I. Dünya Harbi’nden sonra Alman Donanması için tahditler konmuştu. Denizaltı yapamıyor, belirgin tonajın üstünde savaş gemisini tersanelerinde kızağa koyması da yasaktı. Tüm personeli 15.000’ini geçmemeliydi. Durum böyle olunca, Alman teknolojisi ve mühendisliği, dar sahada daha küçük tonajda harikalar yaratmalıydı ve de öyle oldu. 1936’da Willhelmshaven’de denize indirilen ve kendi gibi iki eşi daha bulunan “Amiral Graf Spee, o tarihte yapılan dünyanın en güçlü cep zırhlısı”ydı. Aynı boyut, tonaj ve silah gücünde, başka ülkelerde eşi de, benzeri de yoktu.
12.500 ton, 186 metre boy,21.6 m. eninde, 29,5 d.mili (55 km/h) maksimum hızı ile 18 900 d.mili yapabilen bir seyir siası, 58 000 H.P- 8 dizeli, 1 080 Ast.Sb.+er-43 Subaydan oluşan da bir mürettebatı mevcuttu. Bir karşılaştırma, bir bilgi olarak bizim şanlı Yavuz kruvazörümüz 1915’te bize geçmiş, 1952’de hizmet dışı kalmış, 25.400 ton tam yüklü, 15 su geçirmez bölmeli, 1 010 ast.sb+er ve 43 subay kapasiteli, teknik ve silah gücü olarak Amiral Graf Spee’nin gerisinde kalan bir yapıdaydı. II.Dünya Harbi’nde deniz cephesinin Atlantik safhası değerlendirildiğinde, Amiral Graf Spee’nin baş rol oyuncusu olduğu görülüyordu. Güney Atlantik ve Hint Okyanusu’nu harmanlamış, dokuz değişik tip ticari gemiyi batırmıştı. Arkasında koca bir İngiliz, bir Fransız Donanması kendisini aramaktaydı. Bu tarihlerde dünya denizlerine İngilizler hakimdi.
Cep zırhlısı komutanı Dz.Yb. Hans Langsdorf, iyi yetişmiş bir Alman subayıydı. O okyanusu, Batı Afrika sahillerinden Güney Amerik’ya ve gene o okyanusu, Kuzey-Güney rotalarında defalarca kat etmiş, 50.089 tonluk 9 ticari gemiyi Atlantik’in derinlerine gömmüş, 42 yaşlarında, sevimli, nazik ve şövalye ruhlu bir komutandı.
Batırdığı gemilerden kurtardığı hiç bir denizciyi zora sokmamış, onlara esir muamelesi yapmamış, büyük kesimini ikmal tankeri Almer’de bırakarak, kaptanları, baş mühendisleri ve teknik personeli kendi gemisine almıştı. Amiral Graf Spee’de çoğunluğu İngiliz değişik milletlerden 61 esir vardı.
Yeni rotasını Güney Amerika’ya, dünyanın hatırı sayılır hammadde ve ticari mallarının gemilerle dağıtıldığı Parana Nehri’nin Atlas Okyanusu çıkışı olan Rio de la Plata’ya çevirdi. Avını bu sularda arayacaktı. O andaki mevkii, 34 30 E-Güney enlemi ile 049 55 W Batı boylamıydı. Kendisini aylardır arayan İngiliz Güney Atlantik Filotillası ile bu sularda tarih onları karşılaştıracaktı. Filotilla Komadoru Alb.Hobby Harwood komutasındaki Exeter, Ajax ve Achilles kruvazörleri ile, Amiral Graf Spee’nin Rio de la Plata deltası çıkışında bir av, batıracak yüklü bir geminin peşinde olduğunu tahmin etmişlerdi. Komador Harwood yanılmıyordu. Graf Spee, ikisi ve hatta her üç kruvazörü alt edebilecek teknik, silah ve manevra gücüne haizdi.
O cehennemi gün 13.Aralık.1939 sabahı, Graf Spee’nin 280’lik ağır uzun menzilli toplarının salvo atışlarıyla başladı. Komutan Dz.Yrb.Hans Langsdorff önce filotillanın en güçlü gemisi Exeter üzerine yoğunlaştı, ona büyük hasar verdi. Ajax ve Achills, Exeter’i Graf Spee’nin yoğun ateş baskısından kurtarmak için çok çalıştılar. Cehennemi bir deniz savaşı sürüyordu. Önce Exeter’in köprüüstü, sonra biri hariç ağır toplarının tamamı sustu. Ancak rota değişmiş güney-batıya yönelmişti. Batırılma korkusu vardı, yaralıydı, 7 derece iskeleye yatık ve iskele baş omuzluktan su alıyordu. Savaş bölgesini acilen terk ediyordu, rota Folkland Adaları Port Stanley Deniz Üssü’ydü. Bu arada diğer iki kruvazör Graf Spee’ye saldırıyor. Exeter’ı o baskıdan uzak tutmaya gayret ediyorlardı. Hangs Lansdorff kendisini açık denize çekmeye çalıştıklarını, aldatıcı manevra yaptıklarını, diğer iki İngiliz zırhlısının bölgeye intikal etmesi için zaman kazandırdıkları şeklinde değerlendirdi. Halbuki Exeter bir top bataryası hariç devre dışı kalmış Folkland ‘daki İngiliz Üssü ve Tersanesi Port Stanley’e doğru rota değiştirmişti. Bu onarım üssüne, hava bozmazsa 1 000 deniz milinden fazla mesafe vardı. Daha sonra uzmanlar eğer Graf Spee saldırıya devam etseydi Exeter ‘i batırıp diğer iki kruvazörü de devre dışı bırakabileceğini ısrarla yazıp söylediler.
Amiral Graf Spee rotasını batıya Rio de la Plata’ya-270 dereceye çevirdi. Exeter ve diğer iki kruvazörle yapılan amansız savaş sadece 47 dakika sürmüştü. Hayli açığında iskele de Ajax, sancakta Achilles seyrediyordu. Her iki kruvazör saldırı boyunca on torpido attı, Graf Spee’ya hiç biri isabet etmedi. Yaptığı manevralar isabetliydi.
Hangs Langsdorff 22 d.mili hızla batıya seyrediyor, iki kruvazörle de ağır top atışlarıyla çarpışa çarpışa yol alıyordu. Çok uzaklarda ufukta, sancak bordoda, Güney Amerika sahilleri Uruguay’ın Punta del Este liman şehri göründüğünde, Montevideo’ya 70 d.mili vardı. İki İngiliz bir Alman savaş gemisinin amansız mücadelesi bölgede heyecanı doruklara ulaştırmıştı. O anda durum dünyaya bir radyo aracılığıyla anlatılıyordu. Zamanının en güçlü cep zırhlısı Amiral Graf Spee, vuruşa vuruşa “Rio de la Plata Deniz Savaşı”da denilen cehennemden yaralı olarak çıkmış ve gece yarısına doğru Montevideo‘da büyük limana demirlemişti.
O YARA İLE ANAVATANA İNTİKAL EDEMEZ ATLANTİK’İ AŞAMAZDI
Almanlar ve Alman Elçiliği, gemideki onarımlar için Montevideo’daki liman yetkilileri ve özel liman işletmelerinden istedikleri yardımı alamadılar. İngiliz armatörlerin kontrolünde olan işletmeler, verilen maddi imkânları reddettiler. Hafif yaralı, yırtıcı bir hayvan gibi hala görev yapabilecek durumdaki Amiral Graf Spee’nin pruvasında, baş altında bir zırh delinmesi vardı. Bu onarılmadan bütün Güney ve Kuzey Atlantik’i aşarak anavatana ulaşamazdı. Ayrıca bu mevsim Kuzey Atlantik’te kıştı. Üç gündür bütün İngiliz Atlantik filosu deltanın ağzında toplanmış 2’si ağır 4 kruvazör, 1 uçak gemisiyle çıkıştan itibaren vura vura batıracaklardı.
İngiliz Hükümeti ve özellikle büyükelçi Sir Eugen Millington Drake’in Uruguay dışişlerine yaptığı baskı sonuç verdi. Ve “Cep Zıhlısı” 17 Aralık 1939’da, yirmi dört saatlik ek uzatma ile yetmiş iki saat sonra, 20:00’da gerekli 44 kişilik çekirdek personelle demir alıp limandan kalktı. Gündüz ise yapılan iyi bir kamuflajla, üzerine yanaşan Alman ticaret gemisine personelini gizlice çıkarmıştı. Uruguay sularını terk ettikten sonra, aniden rotasını doğudan güneye Buenos Aires’e çevirdi. Kalkıştan 6.d.mili sonra demirledi. Çekirdek personel gemiyi terk ederken Arjantin’den gelen teknelere çıktılar. O efsunlu, zamanın dev cep zırhlısından aynı anda beş-altı alev sütunu yükseldi ve müthiş bir gürültüyle tekne ağır ağır sulara gömüldü. İntihar ettirilmişti. Yaptığı patlayıcı yerleştirme işine lanet etse de Baş Mühendis Hans Götz, bu işini de iyi yapmıştı. Bugün o efsane 34 58 25 E -Güney enlemi, 056 18 01 W- Batı boylamında yatıyor. Ana direk 1950’ye kadar 11 yıl su üstünde kaldı, sonra o da dev Haliç’in, kirli sarı sularına gömüldü.
Eğer limanda kalsa yetmiş iki saat sonra enterne edilecek ve el konulacaktı; yani İngilizlerin dediği olacaktı. İsmi konmasa bile onların kontrolüne geçecekti. Atlantik’e açılmaya kalksa, Montevideo’dan kalktıktan yaklaşık 70 d.mili sonra delta ağzında karakol nöbeti tutan iki İngiliz kruvazörü ile Folkland Adaları’ndaki Stanley Deniz Üssü’nden geldiği istihbarat edilen Renown ve Cumberland ağır kruvazörleri ile Ark Royal uçak gemilerini oluşturduğu güçlü bir filo ile savaşacaktı. Galip gelme şansı sıfırdı. Bu yara ile anavatana intikal edemezdi. Hem Kuzey hem Güney Atlantik’i aşamazdı. Buenos Aires’ten getirilen ve canla başla çalışan Alman Kolonisi’nin oluşturduğu acil teknik müdahale timi için zaman yetmiyordu. En az on beş güne ihtiyaç vardı. Güney Atlantik’te Almanya’nın müttefiki hiçbir ülke ve liman yoktu. Yapılan en doğru hareket intihardı. Kendilerine yakın hissettikleri Arjantin bile 19 Aralık’ta bütün sığınmacı Alman denizcilerini enterne etmişti. 20 Aralık 1939 sabahı komutan deniz Yarbay Hans Lansdorff, Buenos Aires’te kaldığı Deniz Üssü misafirhanesinde, üniformasıyla kafasına kuşun sıkarak intihar etmiş olarak bulundu. Arkasında Baron Von Therman’a hitaben bir mektup bıraktı.
O komutan ki, batırdığı gemilerden aldığı hiçbir esiri öldürmedi, kötü muamele yapmadı. O son korsan, son şövalyeydi. Eğer, ola ki giderseniz, siz de Uruguay’da Montevideo’da, Amiral Graf Spee’den çıkan malzemelerin sergilendiği deniz müzesini lütfen ziyaret edin, duygulanacaksınız. Bugün hala Buenos Aires’te, Rio de la Plata’da kurulmuş ve yaşayan bir “Graf Spee Dostluk Derneği” var ve onların hatıralarını yaşatmaya devam ediyor.
Başlıktaki yazının aksine “Güney Atlantik’te hüzünlü, bir değil iki intihar” olayını okudunuz, deniz tutkunları! Pruvanız neta, yolunuz açık olsun.
3168 Görüntülenme Sayısı