Ataalp PINARER
Çarlık Rusya’sı altında uğradıkları yoğun asimilasyon ve baskıcı politikalara rağmen milli farkındalıklarını geliştirerek; milli uyanışlarını başlatmış olan Kırım Tatarları üzerinde İhtilal öncesi, İhtilal sırası ve sonrasında olmak üzere; Sovyet İhtilalinin geniş etkileri olmuştur. Bu çalışmanın amacı; Sovyet ihtilalinin öncesi ve sonrasındaki Rus yönetim erkinin Kırım Tatar kimlik gelişimine ve milli mücadelesine olan etkilerini incelemek; Sovyet ideolojisinin ve yönetiminin Kırım coğrafyası ve Tatar toplumu üzerinde yaratmış olduğu felaketlerin sonuçlarını tespit etmektir.
Klasik monarjik düzen içinde; Kırım Tatarları Rus işgali altındaki diğer Türk asıllı toplumlar gibi, zorla ve baskı ile Ortodokslaştırılmak istenmiş ve soyluluk unvanı verilerek çıkar ilişkisi kurulan yerel Tatar asilzadeler ve devlet erkinin memuru olan, kontrol ve komuta altındaki din adamları eliyle yönetilmişlerdir.
Fransız İhtilali sonucunda liberal, sosyalist ve milliyetçilik düşünce ve kavramlarının etkisini göstermeye başlaması ile Rus milliyetçiliği ve Panslavizm dönemi başlamıştır. Bu dönemde, İlminsky ile yerel dillerde Hristiyanlaştırma ve Türk lehçelerinin ayrı diler haline getirilerek genel bir Türk milli bilincinin oluşmasına engel olma çalışmaları yoğunluk kazanmıştır. Ancak aynı zamanda, milli bir refleks olarak Gaspıralı’nın Kırım ve tüm Rusya Türkleri için eğitim ve matbuata dayanan çalışmaları Türk toplumları arasında milli uyanışı başlatmıştır.
İhtilal Öncesi dönemde Rusya’da liberal, sosyalist, milliyetçi, Çarlık karşıtı görüşler yaygınlaşmaya başlamıştır. 1905 ihtilali ve sonraki yılları kapsayan bu dönemde, Kırım Tatarları, Karasupazarlı Abdürreşit Mehdi liderliğindeki “Genç Tatarlar” hareketi vasıtasıyla, bu faaliyetlerden teşkilatlanma, propaganda ve taraftar kazanma, kitleselleşme konularında, Rus sosyalistlerinin yöntemlerini örnek alma noktasında faydalar sağlamışlardır.
İhtilal sırasında Kırım Tatarları üzerinde, görüş ayrılıklarının ve düşünsel parçalanmaların etkileri yoğun bir şekilde gözlenmektedir. Ancak İlk milli meclis (Kurultay) ve devlet denemesi bu zaman diliminde gerçekleşmiştir. Kızıl Ordu’nun Kırım’da hâkimiyet kurması ile Milliyetçi grup tamamen tasfiye olmuş önderleri Türkiye’ye kaçmıştır. İhtilal binlerce Kırım Tatarının ölümüne veya yurdundan kaçmasına yol açmıştır.
İhtilal sonrası özerklik kazanılmış; ancak nispi rahatlık dönemi çık kısa sürmüştür. Yeni Sovyet rejimin, dekulagizasyon, kollektivizasyon ve sovyetizasyon politikaları Kırım Tatarları üzerinde, korkunç bir insani felaket yaratmıştır.
Kırım Tatarlarının 1944 yılındaki toplu sürgünü, insani ve kültürel felaketi soykırım mertebesine çıkarmıştır.
Kırım Tatarları bu korkunç felaketler dönemini milli kimliklerini muhafaza ederek aşmayı bilmiştir. Bu direnme gücünü yaratan toplumsal gerçek, Kırım Tatarlarının kitlesel bir milli bilince ulaşmış olmalarıdır.
Sovyet İhtilali ve Sovyet Rejiminin Türk toplumları üzerinde yaratmış olduğu felaketlerin, etkilerin net olarak anlaşılabilmesi ancak, Kırım Tatarlarının bu rejim altında yaşadıkları felaketlerin, vermiş oldukları mücadelelerin bilinmesi, incelenip analiz edilmesi ile mümkündür.
Kırım Tatarlarının gösterdiği direnç ve tutkulu mücadele; milli bir bilince ulaşmış ve teşkilatlanmış bir halkın neler yapabileceğini göstermesi açısından örnek alınması gereken sosyolojik bir vakadır.
***
Bu yazının tamamı bir e-kitap olarak neşredilmiş ve değerli okuyucuların ilgisini beklemektedir.
1379 Görüntülenme Sayısı