HAZAR DENİZİ İÇİN TARİHİ ANLAŞMA
Hazar Ülkeleri liderleri, Vladimir Putin, Nursultan Nazarbayev, Hasan Ruhani, İlham Aliyev ve Gurbanguli Berdimuhamedov, Kazakistan'ın Aktau kentinde düzenlenen Hazar Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi’nde, üzerinde 1996 yılından beri 22 yıldır çalışılan Hazar Denizi Anlaşması’nı imzaladı.
Anlaşmaya göre Hazar; özel statülü bir deniz olarak kabul edilmiş oldu. Buna göre Hazar Denizi'ne Birleşmiş Milletlerin (BM) 1982'deki deniz hukuku anlaşması uygulanamayacak ve suyun derinliği göl prensibine dayanarak belirlenecek.
Hazar Denizindeki kıta sahanlığı, serbest ekonomik bölge ve balıkçılık bölgeleri Uluslararası Deniz Hukukunun getirdiği deniz bölünme yöntemine benzer bir model ile kıyıdaş ülkeler arasında bölüştürülecek.
Hazar Denizi'nin yüzey kısmı taraflarca ortak bir şekilde kullanılacak, dip kısmı ve maden rezervleriyse komşu devletlerin arasında, uluslararası hukuk temelinde, deniz sahası, deniz hududu, balıkçılık alanları ve kaynakların kullanımı gibi esaslara göre anlaşılarak paylaşılacak.
Denizcilik, balıkçılık, bilimsel araştırmalar ve ana boru hatlarının döşenmesi, tarafların üzerinde mutabakata varacağı kurallara göre gerçekleşecek. Kapsamlı deniz projelerinin hayata geçirilmesi durumunda mutlaka çevresel etki faktörü dikkate alınacak.
Anlaşma ayrıca dış ülkelerin Hazar bölgesinde askeri varlık göstermesine izin verilmemesi şartı mevcut. Bölgedeki güvenliğin ve kaynakları işletme sorumluluğu bölge ülkelerine veriliyor.
Özellikle Rusya ve İran’ın, batılı petrol şirketlerinin bölgeye gelmesinin NATO güçlerinin de bölgeye konuşlanmasına yol açabileceği ve bu durumun Hazar denizini adeta “yeni Karadeniz” haline getireceği korkusu bu maddenin konması üzerinde etkili oldu.
Hazar Denizi'nin hava sahasının kullanımına ilişkin ise istişarelere devam edilecek.
NE OLMUŞTU?
İran, Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan, tam bir enerji denizi olan Hazar'dan daha fazla pay alabilmek için 1996 yılından bu yana müzakereler sürdürüyordu. Müzakereler, Hazar'ın deniz mi yoksa bir göl mü olduğu noktasında kilitleniyordu.
1982 Deniz Hukuku Sözleşmesine göre kara suları 12 mil olarak uygulanıyor. Ancak karasuları ötesinde kıyıdaş ülkelerin 200 mile kadar münhasır ekonomik bölge ilan etme hakları mevcut.
Hazar’ın deniz olarak kabulü ile ülkelere kalan alanlar Kazakistan % 30, Azerbaycan % 20.6, Türkmenistan % 19.2, Rusya % 15.6, İran % 14.6 olmaktaydı.
Göl kabul edilmesi durumunda ise, kıyıdaş ülkeler sadece 12 mil karasuları içinde egemenlik yetkisine sahipken, bunun ötesinde ortak kullanım ve faydalanma ilkesi geçerli olacaktı. Bu durumda, ortak alandaki deniz dibinin ve kaynakların bölüşümünün koordinasyonu ancak uluslararası bir otorite vasıtasıyla gerçekleşebilecekti.
HAZAR NEDEN ÖNEMLİ?
Hazar Denizi Rusya için askeri stratejik açıdan önemli, çünkü sınırları ötesinde bir tampon bölge oluşturuyor. Bu nedenle Rusya Hazar’a batılı askeri güçlerin konuşlanmasını istemiyor.
Diğer bir önemli konu; bölgenin enerji kaynakları açısından barındırdığı zenginlikler. Hazar'da 50 milyar varil petrol ve 9 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin bulunduğu tahmin ediliyor.
Anlaşma ile Türkmenistan gazını Azerbaycan üzerinden denizin dibinden Avrupa'ya taşıyacak olan Trans Hazar Doğalgaz Boru Hattı'nın yapımını engelleyen en önemli engel aşılmış oldu.
Trans-Hazar Doğalgaz Boru Hattı gerçekleştirilebilirse; Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinin enerji politikaları üzerindeki Rusya etkisi azalacağı gibi, Rusya’nın Kafkasya ve Türkistan ülkeleri üzerindeki bölgesel liderlik rolü de ortadan kalkabilecek.
ABD Ticaret ve Kalkınma Ajansı tarafından gerçekleştirilen bir fizibilite çalışmasına göre, boru hattının 5 Milyar ABD dolarına mal olacağı ve 30 milyar metreküp/yıl kapasiteye ulaşabileceği öngörülmekte.
1077 Görüntülenme Sayısı