TÜRK KITA SAHANLIĞI VE MÜNHAS
TÜRK KITA SAHANLIĞI VE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGESİNE YÖNELİK YUNAN-GKRY İHLAL GİRİŞİMİ
Dr. Emete GÖZÜGÜZELLİ (K.K.T.C)
Araştırmacı Yazar, Girne Amerikan Üniversitesi Öğretim Görevlisi
emete.gozuguzelli@gmail.com
Emete Gözügüzelli
Yunanistan ve GKRY'nin Türk kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesini ihlal etme girişimi tamamı ile uluslararası hukuka aykırı bir durumdur. Görülen bu fotoğraf Kırmızı boyalı olan Yunanistan'ın elde etmek istediği alanları kapsamaktadır. GKRY ise beyaz çizgili alanlar üzerinde hak iddia etmektedir. Deniz Hukuku hükümlerine ve yargı kararlarına tamamen aykırı olan bu durum karşısında gösterilen Yunan-Rum politikası kabul edilemez bir durumu yansıtmaktadır. Bu bağlamda;
1. 1974 yılında Türkiye Cumhuriyeti Rodos adasının güneyinde arama ruhsatları vererek zımnen bu bölgelerdeki(EGE) Kıta sahanlığı ve MEB bölgelerine sahip olduğunu göstermiştir. Rodos ve diğer Yunan adaları Türkiye'nin ters bölgesinde kalması münasebetiyle ortay hat kullanılması UAD kararlarında mümkün değildir.
2. 2004'te Northern Access isimli gemi GKRY adına Türk kıta sahanlığını ihlal etmeye kalkmıştır. Türkiye Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bu ihlale müsaade etmemiştir.
3. 2013-2016 arasında GKRY bayraklı sismik araştırma gemileri Türk kıta sahanlığı ve MEB alanını fiili olarak ihlal etme girişiminde bulunmuş ve yine Türkiye tarafından ihlaline müsaade edilmemiştir.
4. GKRY gerek sözde münhasır ekonomik bölge çabaları, Mısır(2003) ve İsrail(2010) yaptığı antlaşmalar ile Kıbrıs Türklerinin haklarını göz ardı etmiştir. Keza Mısır sınırlandırması ayrıca Türkiye'nin deniz yetki alanlarını batıda ihlal etmektedir.
5. GKRY'nin 2007 ruhsatlandırma çabaları ve uluslararası ihaleler ile sondaj faaliyetlerine yönelme girişimleri tamamı ile Kıbrıs Türklerinin meşru haklarını ihlal etmektedir.
6. Söz konusu ihtilaf direk olarak Türk kıta sahanlığını 1,4,5,6,7 blokları ile ihlal ederken , KKTC'nin de TPAO'ya vermiş olduğu ruhsatlandırma bölgeleri ile çakışmaktadır. O halde iki boyutlu ihlal söz konusudur.
7. GKRY liderinin hiçbir surette 2012'den bu yana teknik komitelerde doğal kaynaklar ve deniz yetki alanlarını görüşmek istememesi Kıbrıs Türklerinin hak ve menfaatlerini göz ardı ederek hareket ettiğinin göstergesidir.
8. TC-KKTC arasında yeniden bir sınırlandırma antlaşması imzalanabilir. 2011 yılında her iki ülke arasındaki sınırlandırma antlaşması buna müsaittir.
9. UAD ve diğer ilgili mahkemelerde adalar rejimini sınırlandırmada uygularken ana kara gibi eşit statüde tutmamaktadır. Hele de Doğu Akdeniz gibi yarı kapalı bir deniz olan Akdeniz'de sınırlandırmada keyfi davranarak hareket edilmesi mevcut yargı kararlarına da aykırı durumu ortaya koymaktadır.
10. TC'nin bölgedeki kıta sahanlığı hakkı 145.000m2dir. GKRY talepleri kabul edilirse bu oran 35binm2 kaybedilecek, Yunanistan'a karşı ise 70,000m2 kaybedilmiş olacaktır.
11. GKRY'nin deniz yetki alanları uyuşmazlığını 2003'ten itibarek yaratarak 2007 ruhsatlandırma çalışmaları ile su yüzüne çıkarması tamamı ile Kıbrs müzakere sürecine düğüm noktası yaratma konuları içerisinde gelmektedir.
12. GKRY Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi Kurarak sözde MEB alanlarını silahlandırma ve askeri ittifaklaşmaya bahane üreten bir tutumla yeniden Türk kıta sahanlığı ve MEB bölgelerini ihlal etmiştir. Bu meselede yeniden arama kurtarma koordinatları uyuşmazlığı oluşmuştur.
VE DAHA PEK ÇOK UYUŞMAZLIK BU SAHA İÇERİSİNDE YER ALMAKTADIR.
3691 Görüntülenme Sayısı